Elbette ki tarihi ve kahramanları yaratan halktır. O halde önce kendimize soralım. M. Kemal’i “Atatürk” yapan nedir? Tarihsel olgular bize şu cevabı vermektedir. 1-M.Kemal emperyalizme karşı olup savaşmış ve onu yenmiştir. 2-Bağımsızlığın “cevheri” Cumhuriyeti milli ve egemen bir devlet olarak kurmuştur. 3- Sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel ve hukuk alanında “devrimler” yaparak aydınlanmayı başlatmıştır. Yani, M.Kemal’i anti emperyalizm, bağımsızlık ve devrimci eylemleri ATATÜRK yapmıştır.
Atatürk işte bu üç ilkeyi esas alarak 6 ok programını oluşturup ve hayata geçirmeye çalışmıştır. Ama ve lakin günümüzde Atatürkçülük resim, rozet, şiir ve anma sınırlarıyla hapsedilmeye çalışılmaktadır. Çünkü 6 ok programı böylesi tutarsızlıklarla Türkiyecilik yerine Atatürk’le aldatmak halini almaktadır. Bu durum Atatürkçülüğe zarar vermektedir. Bu mantık"mandacılığın" tezahürüdür. Ülkemizde Müslümanlığa ve “dini bütün” insanlar üzerinde Kuran ayetleri ve Hz Muhammed’in inanç felsefesini yanlış yer ve zaman tahrifatlarıyla kullanan günümüzün iktidar sahipleri “istismarcılar” ülkemize, devletimize, milletimize ve samimi Müslümanlara çok büyük zararlar vermişlerdir. Bu eylemin adı insanları kutsalları üzerinden aldatmaktır. Ama hiçbir aldanma ve aldatma sonsuza kadar sürmemiştir.
Günümüzde maalesef din tüccarları gibi bazı fikir tüccarları da Atatürkçülük maskesiyle Türk milletini aldatmaya çalışmaktadır. 1938 Yılının Haziran ayında Atatürk hasta ama devlet zevatını İstanbul Dolmabahçe’de kabul etmektedir. Celal Bayar Başbakan; Atatürk’e hükümetin çalışma raporlarını sunar. Atatürk 6 ok programı için açık ve anlaşılır bir şekilde Celal Bayar’a şunları söyler. 1- Bağımsızlığı gözünüz gibi koruyun. 2-Orduyu her zaman sağlam tutun. 3-Sınır komşularınızın içişlerine karışmayın ve Sovyet Rusya aleyhine kimseyle anlaşma yapmayın. 4-Kamucu bir planlamayla sanayileşin. 5-Laik ve bilimsel eğitimden şaşmayın. 6-Doğunun topraksız köylüsünü topraklandırın. Bu tavsiyeler emir niteliğindedir.
6 Ok un hayat felsefesini ifade eden bu program, bugün de Türkiye’nin yakıcı sorunlarına biricik çözüm yoludur. Fakat heyhat; bugün bazı siyasi liderler, kibirli bir Atatürkçülük edasıyla, o program 1930 lar da yani geride kalmıştır; Çünkü 2000 yıllarına göre eskimiştir diyebiliyorlar. Bu gerekçeyle 6 ok eğiliyor, bükülüyor, kırılıyor veya rengi değiştiriliyor. Böylece Atatürkçülük bir reklam malzemesi biçimine dönüştürülmüş oluyor. Zaten 1938 Yılı sonrası her iktidar yavaş yavaş ama özellikle AKP Hükümetleri Cumhuriyetin bir çok kurumlarını tahrip ederek çürütmüş kamusal alanlarıda vurgun, ve talanla ticari şirketler haline getirmiştir.
Şimdi, AKP hükümeti Türkiye’nin ekonomisini ipotek altına alan Batılı emperyalistlerin tehditlerine karşı çaresizdir. Ülkemizin güvenliği tehlikededir. Çünkü tehdit çiler bizi kuşatıyor. Bunlar, Ak Deniz, Kıbrıs, Ege adaları üzerinden Amerika, NATO ve Avrupa Birliği himayesindeki Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’ne “MAVİ VATAN” da adeta meydan okumaktadır. Ve maalesef AKP hükümeti bu saldırganlığa seyirci, muhalefet de sessizdir. Bu durumda, devletimizin bağımsızlığı, vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği ve ekonomimizin selameti ancak Atatürk’ün ifade ettiği biçimde ki ilkelerine söylemden öte eylemle görev ifa ederek Cumhuriyet hükümeti olunabilir. Yoksa ABD, AB ye uyumlu olalım, NATO’ ya sadakat belirtelim denirse ki diyenler mevcuttur; böylesi tavırla ancak gaflete düşülür ve vatandaş çaresiz bırakılır.
Bugün hükümete muhalefet edenlerin tavrı AKP’nin tarzı, ağzı ve ekonomik programıyla, yani “özelleştirmecilikle” veya Avrupa Birliğinden medet umarak ya da ABD ile NATO’ya sadakat açıklayarak Atatürk Cumhuriyetini kurtarma şansı yoktur, olamaz. Hatta böylesi bir Atatürkçülük kılıfı Türk milletini aldatmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Bana kızanlar olacaktır. Ama daha önemlisi yarınları “ufkun ötesini” görebilmektir. Ülkemizin bugün en büyük talihsizliği, Milletimizi perişan eden sosyal, ekonomik, kültürel, eğitim, hukuk, üretim, geçim ve gıda sorunlarına çare olacak Atatürkçü çözümler programı TBMM de olan hiçbir partinin maalesef umurunda değildir. Elbette ki bu kara tablonun esas sorumlusu AKP iktidarıdır. Ama 6 ok programıyla çıkış yolu mümkündür. Yoksa emperyalist Batı ya selam çakarak değil. Fakat milli ve devrimci bir irade önderliğiyle ayağa kalkarak olabilir.
DENİZE DÜŞEN YILANA (BATI’YA) DEĞİL, ATATÜRKÇÜLÜĞE SARILMALIDIR. SÜLEYMAN ÇELİKCAN 20.04.2025